Bugun...



“Cumhuriyetimizin 100. Yılında Anayasamız, Demokrasimiz, Ekonomimiz ve Eğitimimiz” Paneli Gerçekleştirildi

Türk Parlamenterler Birliği (TPB) İzmir Şubesi tarafından, “Cumhuriyetimizin 100. Yılında Anayasamız, Demokrasimiz, Ekonomimiz ve Eğitimimiz” başlıklı panel düzenlendi.

facebook-paylas
Güncelleme: 10-11-2023 00:00:26 Tarih: 30-10-2023 19:54

“Cumhuriyetimizin 100. Yılında Anayasamız, Demokrasimiz, Ekonomimiz ve Eğitimimiz” Paneli Gerçekleştirildi

İzmir Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü, Siyasetçi-Yazar Kemal Anadol yaparken, konuşmacılar arasında Eski Milletvekillerinden Metin Öney ve Mustafa Gazalcı, Gazeteci-Ekonomist Meriç Köyatası ve Cumhuriyet Tarihi Profesörü Hakkı Uyar yer aldı.

Açılış konuşmasını yapan Türk Parlamenterler Birliği İzmir Şubesi Başkanı, CHP eski Milletvekili Erdal Karademir ülkede 100. yıl heyecanın ve coşkusunun olmadığına dikkat çekerek, “Bir ülkenin bir asır boyu yaşaması enderdir. Türkiye Cumhuriyeti kolay kurulmadı. Türkiye kuruluşunu, cumhuriyetini unutturmak gibi bir derdi olan cumhuriyet karşıtı bir iktidarla yaşıyoruz. AKP cumhuriyet karşıtı bir partidir. 20 yıldır iktidarlar ve cumhuriyetin tüm kazanımlarını elimizden aldılar, yok ettiler sattılar” ifadelerini kullandı.

Panelin moderatörlüğünün üstlenen, Kemal Anadol, yaptığı konuşmada, Cumhuriyet’in 100. yılının hak ettiği coşkuyla ve heyecanla kutlanmadığını belirterek, Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) kapsamlı bir kutlama programı yapmaması nedeniyle eleştirdi.

Anadol şöyle konuştu: “Filistin’deki olaylar gerekçe gösterilerek Cumhuriyet’in 100. yıl kutlama etkinlikleri bilinmeyen bir tarihe erteleniyor. Sitemim CHP’ye. Bir resepsiyon yapıyormuş. Bu her yıl olur zaten. Ama 100 yıllık Cumhuriyetin kutlaması daha farklı olmalıydı. Cumhuriyetin ekonomisini, kültür yaşamını, dış politikasını kapsayan bir panel, sempozyum yapılabilirdi. Cumhuriyet’i yaşayan önemli isimlerden oluşan büyük sempozyumla Cumhuriyet’in 100. Yılı tarihe not düşülebilirdi. Resepsiyonla geçiştirilemez. AKP kendine yakışanı yaparken CHP, genel merkezine yakışmayanı yapıyor. 100. yılı tüm heyecanıyla kutlamak CHP’nin birincil görevidir. Çünkü Atatürk’ün partisidir.

Cumhuriyet’in 100. yılını kutlayarak sözlerine başlayan 16. ve 22. Dönem CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, “100. yıl önce emperyalizme karşı verilen savaşın sonucunda Cumhuriyet ilan edildi. Atatürk ve arkadaşları Cumhuriyet duyurulmadan önce eğitim ve ekonomi üzerine iki kongre yaptı. Ankara’da Maarif Kongresi, İzmir’de de İktisat Kongresi. Halkın mutluluğu için bunları öncelikle ele almak gerekiyordu. Ama maalesef 100 yıl sonra hem eğitim hem de ekonomi çöktü. Yanı biz yeniden cumhuriyetin ilk yıllarındaki coşkuyu niteliği hem ekonomide hem de eğitimde yakalamak istiyoruz. Laik bilimsel eğitim pek kalmadı, paramız da pul oldu. Tekrar sağlıklı kamucu bir anlayış olması gerekiyor” dedi.

Cumhuriyet Tarihi Profesörü Hakkı Uyar, Cumhuriyet’in yüzüncü yılında demokrasiyi değerlendirdi. Türkiye’nin, son birkaç yıldır, Dünya Demokrasi Endeksinde 167 ülke içinde 103. sırada yer aldığını hatırlatan Uyar, “Bu endekste yönetimler; tam demokratik, kusurlu demokratik, hibrit rejimler ve otoriter rejimler olmak üzere 4 gruba ayrılıyor. Türkiye, 4.35 puanla, otoriter rejimlere yakın hibrit rejimler grubunda yer alıyor” dedi.

Metin Öney Cumhuriyet’in 100. Yılında Anayasa konulu bir değerlendirme yaptı

Türkiye’de Anayasa konusunun yıllardır tartışıldığını aktaran Öney, “Kimi siyasetçiler, ‘Bu ceket büyük geldi, sonra dar geldi’ derler ama bir türlü karar verilemez. Anayasal devlet var, anayasası olan devlet var. Anayasal devlet, hukuk devletidir. Dünyada kültür, sağlık, ekonomi devleti yok ama tüm devletler öyle ya da böyle hukuk devleti olduklarını söylerler ya da olmaya çalışırlar. 1961 Anayasası bir ihtilal sonrası kabul edilmiş ama demokratik bir anayasaydı. Anayasalar demokratik ve demokratik olmayan anayasalar diye ikiye ayrılır. Bunun dışında bir tasnif doğru değildir. Türkiye Anayasasının 18 defa 100 maddeden fazlası değiştirilmiştir” ifadelerini kullandı.

Öney, “Ölecek kadar yaşlıyım ama Atatürk ilke ve inkılapları uğruna savaşacak kadar gencim” diyerek sözlerini noktaladı.

Mustafa Gazalcı, 100. Yılda Türkiye’de eğitim konusunu değerlendirdi

Gazalcı, “Kurtuluş Savaşı sırasında Mustafa Kemal not defterine 2 başlık koydu: Eğitim ve ekonomi. Halkın mutluluğu için bunun gerekli olduğunu söyledi. Ve daha Cumhuriyet duyurulmadan önce Sakarya Savaşı’nın arifesinde, 15 Temmuz 1921’de Ankara’da ilk Maarif Kongresini toplar. Bugün karma eğitim tartışmaya açılıyor ama o toplantıda Atatürk, öğretmenleri karma oturtur. Bu kongrede kimi kararlar alınır. Bunlardan ilki, devletin en önemli görevi eğitim işlevidir. Köy öğretmeleri yetiştirilmeli, ilk ve ortaöğretimde ulusal programlar ayarlanmalıdır. Doğudan ve Batıdan gelen bize yabancı etkilerden uzak ulusal bir eğitimden söz eder. Misak-ı Maarif kabul edilir 8 Mart 1923’te. O zamanın Milli Eğitim Bakanı İsmail Sefa Özler, bütün illere bir genelge çıkarır. Genelgede şöyle yazar: 1. Eğitimin amacı, ulusçu ahlakçı, devrimci, laik, cumhuriyetçi insanlar yetiştirmektir. 2’ncisi İlköğretimi genişletmek, halk eğitimimi kapsayacak şekilde herkese okuma yazma öğretmektir. Cehaleti yenmek, yaşama dönük pratik eğitim anlayışı vurgulanmıştır. Hem ulusal hem yaşama dönük olacaktır. Bunun için 3 Mart 1924’te yasal bir düzenleme yapılıyor” dedi.

Köy Enstitülerinin önemine vurgu yapan Gazalcı, “Köy Enstitüleri eğitim sistemini başlatan isim aslında Atatürk’tür. Köy Enstitülerinde demokrasi çok iyi uygulanıyordu. Köy enstitülerinde öğrenciler yönetime katılırdı. Özeleştiri vardı” sözlerine yer verdi.

Meriç Köyatası, 100. Yılda ekonomiyi masaya yatırdı

Köyatası, “Cumhuriyet kurulurken ekonomi dediğimiz şey yani sanayi yok. Bundan dolayı sanayi hamlesine giriliyor. 1929’da kapitülasyonlardan kurtulduk fakat dünyada büyük bunalım var. Devletin kuruluş aşamasında cumhuriyet kadrosu bununla uğraşırken 1929 bunalımı çıkınca daha devletçi bir ekonomik yapıya gidiliyor. Planlı bir model tercih ediliyor. Sovyetler Birliği ille işbirliği yapılarak 1934’te birinci sanayi planı yapılıyor. Sovyetlerden kredi alınıyor. Fabrikalar kuruluyor. Ardından 2. Sanayi planı yapılıyor. Dönemin ekonomik felsefesi, Hem devletçi hem plancı hem de halkçılıkta adil bölüşüm vardır. Devletçi ve adil bölüşümü tercih eden bu ekonomiye bakış felsefesinin yanı sıra bağımsızlık çok önemli. Ekonomide bağımsızlık ve özgürlük önem taşıyor. Öz kaynaklarla büyümek önemli, yani borç almadan büyümek. Çok mecbur kalmadıkça borç alınmıyor. Alınan borçlar da tarım ürünleri ile takas yoluyla ödeniyor. Kendi kaynaklarımızla planlı bir kalkınma modeli var” dedi.

 

 




Editör: Nurten Öğüt




Etiketler :

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Gündem Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
HAVA DURUMU
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI