Bugun...



Saçların ustası Harun Cici; Ben Bir Anadolu Gerçeğiyim

Bu söyleşimizde çok ünlü bir kuaför olmasının yanı sıra aktivist ve hayırsever kişiliğiyle tanınan Harun Cici ile hem kadın şıklığının hem de ülkemizin çözüm bekleyen doğa ve çevre sorunlarını konuştuk.

facebook-paylas
Güncelleme: 06-12-2023 23:34:51 Tarih: 19-03-2023 09:08

Saçların ustası Harun Cici; Ben Bir Anadolu Gerçeğiyim

Küçük yaşlarda ailesiyle birlikte Erzurum’dan İzmir’e gelen Harun Cici’nin yaşam mücadelesi çok erken başlamış. 'Çok yoksulduk. Ailede herkes bir işin ucundan tutmalıydı, benim kısmetime kuaför çıraklığı düştü” diyen Cici’den başarılarla dolu meslek yaşamını dinlerken onun iyiliksever yüreği ve aktivist yanını da tanıdık. 

Hayata çok küçük yaşlarda ve büyük yoksunluklarla başladınız. Artık başka hayatlara iyilik eliyle dokunabilen ünlü bir iş insanı ve önemli bir doğa eylemcisisiniz. Böyle bir hayatı tasarlamış mıydınız? 

Her sohbetimizde tekrarlarım, ben bir Anadolu gerçeğiyim. Geçinmek için Türkiye’nin en doğusundan en batısına göç etmek zorunda kalan bir ailenin çocuğu olarak hep çalıştım, hala da çalışıyorum. Zaten benim yeteneğimi keşfetmeme sebep olan, gün yüzüne çıkartan motivasyon kaynağım da durmadan çalışmaktır. 

 

Demek ki hayat size çocukluğunuzu yaşamaya hiç fırsat tanımamış… 

Belki de doğrusu buydu. Böyle zorlu bir hayat yaşamasaydım elde ettiğim başarıları başka kişilerde seyreden biri olurdum. Zorluklar bizim hayattaki en büyük öğretmenlerimizdir. İnsanın bilinçlenmesindeki en önemli itici güç de verilen yaşam savaşıdır.

yandan okudunuz, bir yandan da mesleğinizde ilerlediniz… 

Aynen öyle oldu. Zaten ilk salonumu açtığımda 16 yaşındaydım. Yeniden dünyaya gelsem aynı şeyleri yaşar, aynı savaşı vermek isterim. Benim o ortaya koyduğum mücadele var ya, karnım doyduysa işte ona borçluyum. Bu işten aş yedim, bir aile sahibi oldum, onları kimseye muhtaç etmedim. 

Hep çalıştınız mı?.. Bu şartlarda kendinizi yetiştirmeyi, bilinçli bir birey olmayı nasıl başardınız? 

Hayat mücadelemi verirken hep okudum, beni besleyecek kaynaklardan bilgi açlığımı giderdim. Kendimi yetiştirdikçe hem işime farkındalık kazandırdım hem de ülkeme ve insanlarıma karşı duyduğum sorumlulukların farkına vardım. Şimdi alaylı olarak yetiştiğim mesleğimde mekteplilerin yetişmesi için çaba sarf ediyorum. 

 

Yapılan iyiliklerden söz etmek bizim kültürümüzde pek hoş karşılanmaz. Ancak siz örnek alınması gereken bir kişiliksiniz. Ve bu yüzden de biraz neler yaptığınızdan söz edelim… 

Herkes gücü yettiğince etrafına muhtaçlara yardım elini uzatır. Ancak bu bireysel eylemler büyük yangını söndürmeye yetmez. İyilikler organize olmalı. İnsanlar güçlerini birleştirmeli ve yarattıkları ortak sinerjiyle yol almalı. Bu anlamda ben küçük bir örnek vermek isterim. Mesela neredeyse yarım asır önce kaderine terk ettiğimiz köyümüze el attık. Önce ben gittim. Ata evini elden geçirdim, köyü terk eden diğerlerini teşvik ettim. Birçok kişi geldi, köy evlerini tadilattan geçirdi, böylelikle köyün ekonomisi canlandı. Yoksullukla boğuşan ata beldemize para girdi, istihdam oluştu, gençler ekmek kazandı. 

 

Sanırım Ovacık Belediye Başkanı Mehmet Maçoğlu’nun çalışmalarına benzer bir proje de yürütüyorsunuz… 

Evet hala üzerinde çalışıyoruz. Köyümüzde bir kooperatif kurmak istiyorum. Bu kooperatif ile has tohumlar kullanarak yetiştirdiğimiz organik tarım ürünlerini büyük şehirlerdeki tüketicilere satıp doğduğum toprakların insanlarına faydalı olmak istiyorum.  Zaten bu proje tamamen gerçekleştiğinde o ürünleri ilk satın alan kişi de ben olurum. Bu da benim hediyem olur. Ayrıca kuracağımız kooperatifte köyümüzün gençleri iş sahibi olur, yüzyıllardır kullandığımız milli tohumlarımız da yok olmaktan kurtulur. 

Söz buraya gelmişken ben de sohbetimizin konusunu doğasever, çevreci ve aktivist kişiliğinize getirmek isterim. O zorlu yaşam mücadelesinde o kimliği nasıl edindiniz?  İnsan yaşadığı topraklara daima borçludur, ne yaparsa yapsın o borcunu ödeyemez. Doğduğunuz ve doyduğunuz topraklara şükrünüzü eda etmelisiniz. Bunun en etkili ve kolay yolu da sosyal sorumluluk projeleri tasarlayıp gerçekleştirmekten geçer. 

 

O vakit bize biraz bu projelerden söz edin… 

Unesco 2007’yi Mevlana yılı ilan etmişti. Biz bu bağlamda Rasya’nın Leningrad kentindeki ünlü Neva köprüsünün üzerinde ‘Kim Olursan Ol Gel’ felsefesiyle kadın saçlarıyla müthiş bir teatral sunum yaptık. Gerçek bir şovdu ve büyük ses getirdi. 

 

İlerleyen yıllarda da projelerin yenileri geldi sanırım… 

Tabii ki! Mesela o parlak projenin ardından ‘Doğa Çöl Olmasın’ işi geldi. Daha sonra ‘Çocuk Gelinlere Hayır’ gibi projeler yaptık. Hepsi de hedefine ulaşan, önemli işlerdi. 

 

Kuraklıkla ilgili bir projeniz de ses getirmişti… 

“Tortum Çöl Olmasın” projesinden söz ediyorsunuz. Amacımız, kuraklığın tehdidini iyiden iyiye hissettirdiği bu dönemlerde ormanlar oluşturarak çölleşmeye karşı durmak, insanların zihninde de bir farkındalık yaratmak istiyoruz. Bütün gayretimiz, doğanın yok olmasına karşı direnişimizi sonuna kadar sürdürmek. Bu kapsamda zamanla bir milyon fidan toprakla buluşacak.  

Mesleğinizde de en üst mertebelere çıktınız. Parlak bir meslek kariyeriniz var. Saç tasarımında bir marka yarattınız. 

Evet İzmirliler lütfetti ve Harun Cici bir marka oldu. İşyerimin kapısında sadece “HC Harun Cici” yazıyor. Ben de naçizane güzel İzmir’in kent kültürüne bir katkı yapmış oldum. 

 

Bu başarının sırları ve ipuçları olmalı ki böyle bir başarı gelsin… 

Elbette. Aslında herkesin kendince yarattığı tarzı vardır. Tamamen ona özel becerileri vardır. Mesela ben saçla dans ederim. Oynarım onunla. Parmaklarımın ucunda onun hafifliğini, bana boyun eğip şekil almasından büyük bir haz alırım. Saç deyip geçmeyin, büyük bir esin kaynağıdır. Mesela saçlarla hikâyeler anlatırız. Mesela deriz ki “Bir gecede saçlarım beyazladı.” Çünkü saç bu, sizin ruh halinizden etkilenir. Kirli havalarda küser, ozon tabakasın yıpranınca onun da modu düşer, doğadan etkilenir. 

 

Tüm o bilgi ve deneyimlerinizi gençlere aktarıyor musunuz? Bu benim borcum zaten, bildiklerimi, biriktirdiklerimi yeni kuşaklara aktarmak. Mesleğimle ilgili olarak dünyanın dört biryanına gittim, gitmeye de devam ediyorum. Buralardaki akademilerde, okullarda seminerler veriyorum. Saç üzerine eğitimler düzenliyorum. 

 

Yeni modelleri tasarlarken nelerden ilham alıyorsunuz? 

Bir iş yapacaksanız doğayla barışık olmalısınız. Onunla bağınızı koparmamalısınız. Çünkü koptuğun zaman doğa da seni yok sayar. Unutmayın doğa boşluğu affetmez.   

 

Anadolu kültürünü saçlara yansıttım! 

KADİM Anadolu kültüründe, şiirlerimizde, türkülerimizde, manilerimizde saç hep vardır. Sepet örgülerini, hasırları düşünün. İşte ben bu kültürü tasarımlarıma yansıttım. Hasır örgü tasarımımla Bulgaristan'daki yarışmada dünya birinciliğine ulaştım. Çok da ilgi gördü tasarımım. Sonra Rusya’ya davet edildim. Ardından Ukrayna'yı ve Balkanlar'ı dolaştım. Bütün bunlar ülkemi ve ülkemin kültürünün oralarda tanınmasına vesile oldu. İşte bunun kıvancı bana yeter de artar bile.

 

 




Editör: Nurten Öğüt




Etiketler :

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER Röportaj Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
HAVA DURUMU
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI